Kayıtlar

Sokak Lambası

   Dışarının beyazlığını sarıya çeviren sokak lambası, göz kapaklarını yoklamaya başladıktan kısa süre sonra uyanmıştı. Pencerenin yanındaki koltuğun uyuyakalmak için iyi bir yer olmadığını boynundaki ağrıdan anlayabiliyordu. Düşünmenin bu kadar yorucu olabileceğini ise tahmin etmezdi. Fakat ona yorgun hissettiren asıl şeyin koltuk, düşünmek ya da sokak lambası olmadığını biliyordu. Zihninden kaçmak için son çırpınışlarıydı bunlar. Sanki boğazı duvardaki akrep ile yelkovanın arasındaydı ve vakit daraldıkça nefesi de daralıyordu.   Nermin ikindiye doğru "Akşam konuşmak istiyorum." demek için aramıştı o gün. Sevdiği kadının sesindeki burukluk hâlâ çınlıyordu kulağında. Yapılacak konuşmayı az çok tahmin etmeye çalışırken, önceki gecenin getirdiği yorgunluğun da etkisiyle, uyuyakalmıştı. Uyandığında Nermin’in gelmesine bir saat var ya da yoktu. “Peki gitmesine?” diye bir soru belirdi aklında. Koltuğa mıhlamıştı kendini bu soruyla.    Oturduğu yerden evin içini s...

Bilmiyorum

  Bilmiyorum 30.09.2020      Bu gece ne yazmak istediğimi bilmiyorum ama yazmak istiyorum. Bir iki kere yazmaya başlayıp sildim. İşte ne bileyim çocukluğumdan falan bahsedecektim ama çocukluğumu hatırlamıyormuşum onu fark ettim. Pek hatırlanacak bir şey de yok açıkçası “yalnız bir çocuktum” desem hepsi yeterince özetlenecek. Çocukların hepsi yalnız ağlıyorsa eğer çift tırnak içerisinde kullandığım “yalnız” kelimesini “yalnızca” olarak düzeltebilirsiniz.    Bu gece ne yazmak istediğimi bilmiyorum ama yazmak istiyorum. Ne bileyim havadan sudan konuşayım istiyorum. Bir çıvgın vurdu bu taraflara. Bu taraflar neresi? Olmak istemediğim taraflar desem yeterli olacaktır sanırım. Mutlaka konum mu vermek gerekli? Ait hissetmediğim bir yerdeyim işte.    Bu gece ne yazmak istediğimi bilmiyorum ama yazmak istiyorum. Çok şiirler yazdım mesela zamanında, onlardan bahsetmek istiyorum. Arka arkaya bir sürü şiirler yazdım. İyi ya da kötü bilmiyorum, yazdı...

Mao - 9. Gregory ve Hatalar Üzerine

  Mao - 9. Gregory ve Hatalar Üzerine   24.09.2020    İnsan hatalarından ders almasını bildiğinde tecrübeler biriktiriyor ve hayatının geri kalanı farklı hatalar yapmakla geçiyor. Bir musibet bin nasihatten iyidir derler ya hani, değildir. Bir musibet bin nasihatten daha öğreticidir sadece. Çünkü insan nankördür çoğunlukla. Güldüklerini unutur da ağladıklarını unutmaz kolay kolay. Eh hayatta kalmak için güçlenmek, güçlenmek için de acı çekmek gerekir zaten. Arada bir gülmek ise hayatı yaşanabilir kılıyor. Belki de bu yüzden, belki de delirmemek için en çok acılara gülüyoruz zaten.    Ne diyorduk? Hata! Kabullenilebilir olan tüm hatalar beni güçlendiriyor. Kabullenilmeyecek hatalar da oluyor hayatta elbette. Geri dönüşü olmayan ve affedilemez hatalar yapabiliyor insanlar. Mesela eski Çin Halk Cumhuriyeti başkanı Mao Zedong yapmış.    Etraflıca düşünmeden hareket etmek insanı çoğu kez yanlışa sürükler. Hani şu insanı tuzağa düşüren klasik ...

Kabulleniş

  Kabulleniş 21.09.2020    Saat, gece 03.49. Bu, yazıyı yazmaya başladığım saat değil, yalnızlığımı kabullendiğim saat. Ben yalnızım ve bu yalnızca beni ilgilendirir. Bunu yazmamın sebebi ise birilerinin okumasını istemem değil yalnız olduğumu kendime bildirmem. İnsan yalnız kaldığında etrafında bunu söyleyecek birileri olmuyor. Bu bir itiraftır! Kendime itiraf.     Bana bunun doğru olmadığını söylemeye çalışacak olan dostlar, nefesinizi tüketmeyin. Bu sizin ya da benim ya da herhangi bir kişinin suçu değildir. Henüz suçun ne ve suçlunun kim olduğunu dahi bilmiyorum üstelik. Bu durum, yıllar evvel ezberlediğim bir şiiri getiriyor aklıma. Hâlâ hatırlıyor muyum bilmiyorum. Deneyeceğim. ...    Denedim ve olmadı. Hafızam bile yalnız bıraktı beni. Şiir şöyle diyordu ama; “Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil”      Bu şiir bana kimsenin suçu olmadığını söyleyip dururdu. Pek severdi...

Sevmek İnsanı Şekillendirir

  Sevmek İnsanı Şekillendirir 20.08.2020      “Ölümdür yaşanan tek başına. Aşk iki kişiliktir.” diyor Ataol Behramoğlu. İtiraf etmiştim daha önce kendime, seni sevmenin bir intihar olduğunu.    Bu cümleyi ilk kurduğum zamanın ardından ne kadar geçti hatırlamıyorum ama düşüncelerimin bir hayli değiştiğinin farkındayım. Sevmek intihar değil, tecrübedir. Tecrübe ise uçurumdan sizi itmez, aksine uçurumun en ucunda dahi olsanız toprağa kök salmanızı sağlar.    Sevmek, insanın doğru ve yanlışlarını ortaya koymasında önemli bir faktördür. Kimi, neden seveceğinizi tam olarak elbette bilemezsiniz ama ölçütlerinizi tanımanıza bir nebze de olsa fayda sağlar. Bu, insanın kendini tanıması yolunda bir adım daha atmak demektir. Kendini tanımak başlı başına bir ömür isteyebilir ama birini sevmek kendinize kestirme bir yol açmak demektir. Birini severken başka bir hayatı da tanırsınız çünkü. Başka doğrular, başka yanlışlar, başka acılar ve sevinçler, nef...

Tarkovski ve Yalnızlık

  Tarkovski ve Yalnızlık 09.08.2020 Pazar        Başlıkta olduğuna bakmayın bilmem Andrey Tarkovski’yi. Bu zamana kadar adını zibilyon kere duymuş olmama rağmen ne bir filmini izledim ne de bir kitabını okudum. Halbuki tek bir cümlesi fazlasıyla etkiledi beni. “Kendinizi, kendinizle vakit geçirmeyi yalnızlık saymayacak şekilde yetiştirin.”     Bu sözü ilk duyduğumda ağır olmasa da bir depresyondaydım diye hatırlıyorum. Gerçi depresyon dediğimiz şey ciddi bir rahatsızlık, biz ona içe kapanıklık diyelim en iyisi. Biraz geç de olsa kendimi aramaya, artık kendim için yaşamaya başlamak istediğim bir dönemdi bu. Üstüne bu sözle karşılaşınca bir şeyler oturuverdi yerine. Yaptıklarımı kendim için yapmaya başladım. “Ölü kahramanlar hayat kurtaramaz” derdi bir hocam. Evet önce kendimi kurtarmalıydım.    Sizler için de öyle mi bilmiyorum fakat ben yalnızlığı sosyalliğin tersi sanıyordum. Eğer bir adada tek başınıza mahsur kalmadıysanız yaş...