Sokak Lambası
Dışarının beyazlığını sarıya çeviren sokak lambası, göz kapaklarını yoklamaya başladıktan kısa süre sonra uyanmıştı. Pencerenin yanındaki koltuğun uyuyakalmak için iyi bir yer olmadığını boynundaki ağrıdan anlayabiliyordu. Düşünmenin bu kadar yorucu olabileceğini ise tahmin etmezdi. Fakat ona yorgun hissettiren asıl şeyin koltuk, düşünmek ya da sokak lambası olmadığını biliyordu. Zihninden kaçmak için son çırpınışlarıydı bunlar. Sanki boğazı duvardaki akrep ile yelkovanın arasındaydı ve vakit daraldıkça nefesi de daralıyordu. Nermin ikindiye doğru "Akşam konuşmak istiyorum." demek için aramıştı o gün. Sevdiği kadının sesindeki burukluk hâlâ çınlıyordu kulağında. Yapılacak konuşmayı az çok tahmin etmeye çalışırken, önceki gecenin getirdiği yorgunluğun da etkisiyle, uyuyakalmıştı. Uyandığında Nermin’in gelmesine bir saat var ya da yoktu. “Peki gitmesine?” diye bir soru belirdi aklında. Koltuğa mıhlamıştı kendini bu soruyla. Oturduğu yerden evin içini s...